Her sabah olduğu gibi bugünde sabah 06’da kalktım, yastık değişikliğinden olsa gerek müthiş bir başağrım var. Kahvemi yaptım, bahçede içerken içerideki TV’den gelen “Bugün anneler günü…” haberini duydum.

Hani halen başımda ağrıyor ya. Dedim ki; “Annem hayatta olsaydın da başımdan öpseydin...”

Üç dört yıl önce yine yazmıştım; Çünkü hiç bir ilaç annemin “Gel öpeyim de geçsin…” sözünden daha etkili olamadı…

40 yaşındaki Kaynana 24 yaşındaki damadıyla kaçtı! 40 yaşındaki Kaynana 24 yaşındaki damadıyla kaçtı!

Ben annemi kaybettiğimde bir başıma kalmıştım. “Çok yakınım” zannettiklerinin, sokaktaki karton toplayıcılarını sevdikleri kadar sevdiğini öğreniyorsun, vicdanlarını, adaletlerini, rol kesmelerini uzunca bir zaman anlamıyorsun…

Anladıktan sonra da geçmişin bir film şeridi gibi gözünün önüne geliveriyor, sonra Selda Bağcan’ın “Adaletin bu mu dünya” türküsünü mırıldanmaya başlıyorsun…

Bu yazıyı okuyanlar bir şey anlamadı değil mi?

Zaten bende anlatamadım, boşver…

Anneniz hayattaysa en büyük servetinizin o olduğunu bilin yeter…

Ha bir de yine yeşillendi fındık dalları…

E zaten hep yeşil değilmiydi fındık dalları ki…

Hayatı çok da ciddiye almayın, hadi baş baş..